A benim dili balım! Pek latif, pek gönül alıcısın. Sen konuşunca şenlenirim. Bu halinle gönlüme girmiş olduğun için, sana bir tavsiyede bulunacağım: Sakın ardında duramayacağın sözü etme. “Vur!” demesi kolaydır da, acısına dayanması zordur. Zira tokat sadece teni değil, nefsi de acıtır. Eğer sende, “hoştur bana senden gelen” diyenin gönlü yoksa, dilini de böyle laflardan uzak tut. Zira hiç geciktirmez, bazen Allah, söylediğin sözle hemen oracıkta sınar da seni, öyle kala kalırsın.
A benim kırılganım! Her vakit okşanma bekliyorsun ama sendeki bazı hastalıkların ilacı canının yanmasıdır. Şöyle bir bak, ne ki şifadır, az ya da çok yakıcıdır. Bir bal vardır, hem tatlı hem şifalı olan, onu da biraz fazla yesen, için yanar “su!” diye… Etme. Merhameti sadece tebessümden ibaret zannetme. Kaşlarımı çatışımdaki tebessümü göremezsen, başkalarından ne farkın kalır?
A benim başı sevdâlım! Tutmayı istediğin dalın tutunabileceğin dal olması, gitmeyi istediğin yerin gidebileceğin yer olması, kim bilir ne kadar da güzeldir. Bazen, tam tersi olursa sabret. Eğer Allah seni, olmayacak bir işin peşine düşürmüşse, şüphesiz bununla da seni olgunlaştırmayı dilemiş olmalıdır. Burası dünya. Her istediğine kavuşamayabilirsin.
A benim tatlım! Dikkat et. Kiminin dikeni kaktüs gibi dışında, kiminin dikeni gül gibi dalında, kiminin de dikeni, balık gibi içindedir. Dokunmadan önce iyi düşün de, olmadık yerde canını acıtma. Bir de, dikeni kınamaya değil, sevmeye bak. Ne yapsın, Yaratan onu da batsın diye yaratmış.
A benim açık sözlüm! Ayrılıklardan şikayet ediyorsun. Diyorsun ki, “ayrı kalınca derinleşiyor, daha da büyüyor yaram”. Ne güzel işte, ayrılığı tat ki aşkın büyüyüp arşa ulaşsın. Ne olacak böyle kenarda, sığda, yüzeyde kalıp… Hadi, ayrılığın bereketine de talip ol da, derinlerden inci topla…
Bir de hiç unutma ki, göğsüne kuvvet vermesi için kâh yanında, kâh ardında; kâh yakınında, kâh uzağında duacınım.…
De ki: Amin.
Neslihan Nur Türk
Nerede kullanılsa,ona ayrı bir lezzet ve çıtırlık kattığını düşünüyorum ve galiba yanılmıyorum.:)
Bir de galeta ununa bulanırsa ille de kızartılması gerekeceğini sanırdım,fakat gördüm ki,fırınlanınca da gayet nefis olabiliyormuş.
İşte yine çok pratik bir börek :)
Patlıcanlı,Kıymalı Çıtır Börek
Malzemeler:
4 adet yufka
400 gr. Kıyma
1 adet soğan
2 adet patlıcan
1 çay bardağı galeta unu
Yarım fincan zeytinyağ
Su
Tuz,karabiber
Hazırlanması:
Yemeklik doğradığımız soğanları ve çok az zeytinyağı tavaya alıp çeviriyoruz,üzerine kıymayı ekleyip kavuruyoruz.
Patlıcanları ocak veya fırında közleyip incecik kıyıp,kıymaya ekliyoruz.
Tuz ve karabiberi ekleyip ocaktan alıyoruz.
Yarım fincan zeytinyağ ve yarım fincan suyu karıştırıp tamamen serdiğimiz yufkanın üzerine fırça yardımıyla sürüyoruz.
Yufkayı 6 parçaya bölüp,geniş tarafına kıymalı karışımdan sürüp yaprak sarar gibi sarıyoruz.
Tüm yufkalara aynı işlemi uyguladıktan sonra, geniş bir tabağa su,bir başka tabağa da galeta unu koyup,hazırladığımız yufkaları önce suya,sonra galeta ununa batırıp yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştiriyoruz.
Üzerleri kızarana kadar pişirip,servis yapıyor..
Dua ve muhabbet dolu haftalar olması dileğiyle...
No comments:
Post a Comment